BİR MÜRİTTEN BÜTÜN MÜRİTLERE, ŞEYHLERİNİN GERÇEK YÜZÜ … !

Merhabalar, ben Trabzonluyum ve bu satırları Trabzon dan yazıyorum. Bu yazılar sağdan soldan veya şurdan buradan değil bizzat yaşadığım olayların sadece bir tanesidir.
Bulunduğum mevki itibarıyle, aile hayatıyle, ortakları arasındaki ilişkileriyle kısaca özel yaşantısı, ticari hayatı ve birçok konuda bir hayli bilgi sahibiyim. Yukarıda söylediğim gibi yazacak olduğum olaylar tamamen gerçek bire bir yaşadığım içinde olduğum olaylardan sadece bir örnektir.

Yazılanları okudum. Büyük bir hüzünle. Çok üzüldüm. Aslında bu konulara yabancı değilim. Bu meseleleri bire bir yaşamış biriyim. Bu sebeple ilk ağız olarak sizleri aydınlatmak babından bir şeyler yazmak istedim. Bunların tamamı gerçektir. Ne yazıkki vatandaşlarımız aldanıyor ve bu adamın peşine koşuyor. Çok şey anlatmak isterdim ama sayfa yapısını bilemediğim için çok kısa keseceğim
Ben 1980-1990 tarihleri arasında bu şantajcı, iftiracı, tehtidçi elde edemediği veya karşısında bir tehtid diye algıladığı kişilerin üzerine itlerini salan haydar baş la çalıştım.

Bulunduğum mevki itibarıyle, aile hayatıyle, ortakları arasındaki ilişkileriyle kısaca özel yaşantısı, ticari hayatı ve birçok konuda bir hayli bilgi sahibiyim. Yukarıda söylediğim gibi yazacak olduğum olaylar tamamen gerçek bire bir yaşadığım içinde olduğum olaylardan sadece bir örnektir.

Bu arada şeyh diye geçiniyor ya bu şeyhliği nasıl ve ne şekilde üstlendiğini Ve yağcıları tarafından desteklendiğini bir bilseniz. Ayrıca Azerbaycan dan 10.000$ karşılığı aldığı prf.ünvanının aslında 3.000 $ maliyetinin olduğunu, siyasi hayatının evvelinde Erbakancı görüntüsü verip maddi menfaat sağlayamadığından Çillere destek verdiğini ve sağladığı maddiyatın yanında ulusal kanalları bu sayede kurduğunu, bunu kılıfına uydurmak için halka arz yoluyla kurmuş olduğunu çekinmeden belirttiğini, btp partisini kurduktan sonra Trabzon ve Akçaabatın bir çok beldesinde parti adına kiraladığı dükkanların kirasını halen daha vermediğini bilmenizi isterim.

Bu, haydar başın hayatı böyle. Dini sömürgecilik, hatun ve para saltanatı.
haydar baş, Trabzon Lisesin de dindarsı öğretmenliği yaparken kız öğrencilerin bazılarını ellemiştir (parmaklamıştır). Trabzon lisesinden neden ayrıldığını ona sormak lazım, çok merak ediyorum cevabı ne olurdu.
Evet bu adama yağ çeken, onun yanında kalır. Yağcı değilseniz tamamen ters bir kişiliğiniz var demektir. Yanında barındırmaz. haydar baş, kaleme defter diyorsa sizde evet hocam o defterdir demek zorundasınız. Aksini söylerseniz işiniz bitmiştir. Bu tür şahsiyetsiz ve tutarsız davranış biçiminden dolayı makam şoförleri onu terk etmişlerdir. Ondan ayrılan kişi karakterli biri ise hemen arkasından iftiralar başlar. Hırsızlıkla, laf taşımacılığı ile, işe yaramazlığı ile v.s . Bunun mimarı kendisidir. İş resmi makamlara yansıdığında ise köpek piyonları avukatları sahneye çıkar. Yanında çalıştığım tarihler arasındaki 1-2 örneği misal gösterip kendisinin ne olduğunu daha iyi anlarsınız. Ben 1.eşi Ayşe hanım ve ondan olan 2 erkek çocuğuyla da aram iyiydi. .. haydar başa yağ çekmezdim. Dergahı Trabzon /Akçaabat İlçesi sarıtaş mah.idi.(halende burada) Ben oraya arasıra giderdim. Ayaklarını yıkamadım ama ayaklarına çok defa (kışları sıcak ılık) su döktüm. Dizdize oturduğumuz günler oldu. Aynı tabaktan yemek yediğim günler de olurdu. O zamanlar gençtim. Kafa yapısını, kötü emellerini bilemezdim. Gerçekleri öğrenince de yanından ayrıldım. Sonrasında diğer ayrılanlar gibi iftira damgalarından bende nasibimi almıştım. Genelde hırsız ve işe yaramaz damgası. Bu onun için çok savunucu ve meşhur müdafalarındandır. Aynı zamanda temel prensiplerinden biridir.
Gelelim değirmenin suyuna. O zamanlar halktan para toplanmış ve çelik tencere fabrikası yapılmaya başlanmıştı. Herkese karpayı dağıtacaktı. Yıllar geçti fabrika çalışıyor ama her nedense bir türlü kar edemiyordu. Dolayısı ile para veren vatandaşlar hiçbir şey alamıyordu. Fabrika hisseli ortaklık şeklinde faaliyet gösteriyordu. Ama ne hikmetse hiçbir zaman kar yapamadı. Kar yapamıyordu ama haydar baş saltanatı yeni yeni yükselmeye başlamıştı.
Değişik yerlerde gayrimenkuller, son model arabalar ve yeni yeni hatunlar. İlk başlarda gerçek ortakları dahi bu konuyu anlayamamıştı. Sonrasında iş işten geçmiş elindeki bu malvarlıkları daha önceden kazanılmış bir malvarlığı olarak kendilerine cevap olarak sunulmuştu. Aynı zamanda bu sahtekar; şeyh oluyor ya, kesinlikle dediği doğrudur babından kimse sesini çıkarmıyordu. Şeyhe karşı gelinmez, o her şeyi bilir, onun dediği doğrudur. haydar baş gerçek şeyhlerin ayağına su bile dökemez bu sahtekar, tehtidci, yalancı iftiracı.

Hissedarlarından herhangi biri gelip hesap sorduğunda (soramıyordu bile) ki haydar baş ile görüşme imkanları bile olmazdı. Çünkü daha evvelinde yağcı köpeklerini geçmeleri gerekirdi.haydar baş devamlı arka planda kalırdı. Nasıl olsa yağcı ve aptal piyonları onu aratmıyordu ve bunlar işleri takip ederdi. Konuya dönelim . vatandaşa devamlı surette kar yapılmadığını aksine fabrikanın zarar ettiğini söylettirirdi. O zamanlar haydar başın hiçbir yerde imzası yoktu.
Borçlu olarak kesinlikle imzası yoktu. Şahsi çekin biri de o zamanlar fabrikanın baş bayi müdürü xx.K. da idi. Bu kişi haydar başa bağlı, fakat yağcı olmayan, bir kibrit kutusunun dahi hesabını yapan, işlerini titizlikle yürüten bir emekli öğretmendi. Ne hazindirki bu kişi için herkese, güzel laflar eden ne kadar sağlam bir şekilde işlerini yürüten bir kişi diye bahseden haydar baş, ne hazindir ki övdüğü bu kişiyi her sağlam karakterlilerin uğradığı acı akıbeti ona da tattırmış, akla gelemeyecek iftiralara maruz bırakmıştı. Sonra da üzerine piyon aptal avukatlarını sürdü, mahkemeler yıllarca devam etti. Mahkemenin biri bitti, diğeri başladı Ama xx.K hiçbir zaman suçlu veya işlerinde suistimal bulunmadı. Durumun böyle oluşu haydar başı kudurtuyordu. O kadar iftira atmıştı ki altında kaldı.

 



Alacaklılar ortada kaldı. Yani herkesin senedi elinde kaldı.Ortada borçlu yok ki hukuken tahsil etsinler. Şirket iflas gösterildi. Bu alacaklıların bir kısmı kendi müritlerinden. Bir gün alacaksınız diye avutuluyorlar. Eee şeyhleri böyle istiyor. Evet arkadaşlar bu sahtekar haydar başın saltanatının temeli bu şekilde atılmıştı. O zamanlar hatun kafilesine bir dansöz katmıştı. Olacak bu ya, dansöze kendi şahsi çekinden vermişti. haydar baş ödeme yapmayınca Kız bunu savcılığa vermişti.


Yanındaki en samimi arkadaşları, aynı zamanda btp partisi kurucularından xx.bektaş ve xx mısır ve diğerlerine dahi güvenmez, arkasından konuşuyorlar mı diye başka bir kişiyi görevlendirir. Kendisi için ne konuştuklarını öğrenirdi. Maddi olarak onlara pek bir şey vermiyordu. Şu an yanında dört dönen xx değirmenciye kızdığı zaman, salak, aptal, takoz kafalı derdi. Değirmenci ise ona tabi hocam siz daha iyi bilirsiniz diye cevap verirdi.[ Bu ifadelerin analizini sizlere bırakıyorum] bu kişinin giydiği ayakkabılar .. haydar başın ayağından çıkarmış olduğu ayakkabılardır.
Çok kısaca 1-2 örnek verdim. Şimdi ise bu, haydar başın peşine şanssız şekilde koşan gerçekleri bilmeyen veya bilemeyen göremeyen küçük büyük erkek kadın herkese seslenmek istiyorum.

Bunun müritleri söyleyeceklerimi çok iyi anlarlar. haydar baş gibi sahte şeyhler yüzünden, gerçek maneviyat evliyaları ve dine karşı olan sevgi olumsuz yönde etkilenmekte.
Dinimizi çok iyi öğrenelim, şeyh nasıl olur alametleri nedir bunları bilelim. Geçmişteki İslam büyüklerinin hayatlarını okuyalım, onların yaşantılarını araştıralım ve bu haydar başın ne kadar sahtekar olduğuna kendi kendimize karar verip bunun peşini bırakalım.

Evet siz mürit diye geçinen kadınlara sesleniyorum. Acaba kocalarınızın veya çocuklarınızın fotoğraflarını taşıyor musunuz? Ama koyunlarınızda haydar başın fotoğrafı duruyor. Hiç utanmıyor musunuz? Siz erkek milletine sesleniyorum; sizlere ne derse yalan yanlış önemli değil, bir bildiği var o her şeyi doğru bilir bir hikmeti vardır düşüncesiyle körü körüne bağlandığınız babanız sahte menfaatçi şeyhiniz haydar baş size günün birinde derse ki bu akşam karınızı bana göndereceksiniz acaba ne yapardınız. Mürit olduğunuza göre gönderirdiniz dimi. Siz erkekler böyle şahsiyetsiz erkekler ki, sahte babanızın peşine köpek gibi koşuyorsunuz, gerçekleri göremeden elinizde ne varsa veriyorsunuz. Sizlerde hiç mi akıl yok. Arka taraftan kendi evinize uğradığınız yok, ev halkı perişan vaziyette yaşıyor, senin gibi ama senin sahte şeyhin ve avanesi ise saltanat sürüyor.



O her şeyi biliyor, vardır bir hikmeti diye diye bütün varlığını sattın her şeyini kaybettin sonunda ne oldu. Ne acıdır ki kimsen kalmadığı için halen koşuyorsun. Çok yazık.
Sen bu duruma düştün, şeyhin sana al evladım sana bir daire sen bütün malvarlığını benim için satmıştın. Eşin seni terk etti al benimkilerinin birini diyor mu.? Neden ? İslam tarihine bir bak O zaman sana bir karısını, yanında bir araba ve para versin. Böyle Allah rızası olur mu.

Uyanın beyler uyanın. Herkese yardım ediyormuş sen neden bu yardımlardan yararlanamadın Veya yararlanamıyorsun. Her şeyin yalan dolan olduğunu yinede göremiyor musun.


Bir bakın İslam alimlerinin hayatına, yaşantılarına bir bakın. Onlar nasıl yaşamış hayatlarını nasıl geçirmişler. Gelin uyanın. Bu anlattıklarımı iyi okuyun ve anlayın. Bir bakın haydar başın yaptıklarına yaşantısına. Ve gerçek alimlerle kıyaslayın. Bu arada mürit diye geçiniyorsunuz. Sizde bir bakın İslam tarihindeki müritlere. Bir bakında haydar başın ve kendinizin ne olduğuna karar verin.

Selamlar.
08.06.2005 trabzon







Onların evine her istedikleri yiyecek alınıyor, arka taraftan senin eşin kötü durumlara düşmüş, birinin diğerinin kucağında dolanıyor.1 kuruşa muhtaç durumda. Bunun cevabını diğer tarafta nasıl vereceksin. O senin sahtekar tehtidci yalancı iftiracı şeyhin kendini kurtaramayacak ki sana yardım edebilsin. Her şeyi bilir görür diyorsunuz senin bu halini göremiyor mu sahte şeyhin veya bunun da bir hikmeti mi var. Bir an önce evinize dönün ve ailelerinize sahip çıkın.Gerçekleri görün. Kendi vicdanınıza bir bakın. Bir bakın ve uyanın, sizler sağda solda sürünürken haydar baş rahatlıklar içinde, sefa ve saltanat sürüyor. Her şeyinini harcadınız, yiyecek bir şeyiniz kalmadı, hala koşuyorsunuz . Şeyhiniz bolluk içinde .

Bu nasıl şeyhlik, bu nasıl Müslümanlık. İslam tarihine bir bakın, Bir tane din alimi, gerçek şeyh var mı bunun gibi Hangi şablona sığıyor bu adamın yaptıkları. Bu adamın ve bunun peşine koşanların başka bir örneği var mı İslam tarihinde. Siz sürüneceksiniz o saltanat sürecek.
Neyse fabrika hissedarları yılların geçmesine karşın kendileri bir şey alamıyordu ama haydar başın evleri, arabaları, hatunları artıyordu. Fabrika zarar ediyor ama, haydar baş saltanatı yükseliş gösteriyordu. Buna bir anlam veremiyorlardı. Hissedarlıktan ayrılmak için fabrikaya geldiklerinde onlara yapılan işlem AYNEN ŞÖYLE oluyordu. Mesela vatandaş bugün ayrılmak istiyor. Hissesini geri veriyor. Bu vatandaş 3 yıl önce 10.000 Dm para vermişti. Kendisine o parayı teslim ettiği tarihteki kurdan, en az 2 yıl sonradan başlamak şartıyle senet veriliyordu. Senetteki boçlu kısmında haydar başın ismi yok, sadece fabrika ortaklığı. Sistemi anlayabiliyor musunuz ? Tüm giderler fabrika ortaklığından borçlanma yapılıyordu. Nakit para ve alacaklar, haydar başın üzerine yapılıyordu. Bu sebeple fabrika devamlı zarar yaptı gözükürken, haydar başın saltanatı gün geçtikçe bu gelirlerden beslenip büyüdü durdu. Kendisi büyüdü ama hissedarlar bu şekilde zararlı çıkartıldı. Sonra şirket küçük bir değişiklikle ortadan kalktı.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder